31 Aralık 2011 Cumartesi

Viewer discretion is advised..

Ne kadar güzel bir sahil..
Kelimelerle anlatılamayacak kadar güzele benziyor..
Galiba bu resimde;
Suyun saflığına,
Ağacın yalnızlığına,
Bulutların masumluğuna,
Sarı kumun ise suya olan özlemine vurularak sevdim bu resimi.

Reklamlara Dikkat


Bir reklam düşünün...
 Satmak istediği ürünün zararlarına bakmaksın...
İnsanlara ne kadar iyi lanse edildiğine bakın...
İnsanlara reklamların iyi gösterilişine bakın...

Veresiye Defteri

Muallim Ahmet Rıfkı..
Yıl 1915... 


Çanakkale'de kızılca kıyametin koptuğu günler...

Aylardan Mayıs...

Vefa Lisesi Fransızca Muallimi Ahmet Rıfkı her günkü gibi mektepten içeri girer.

Selâm verir Ahmet Rıfkı
ama çocuklar selâma
karşılık vermezler!..
Ahmet Rıfkı iyice
şaşırmıştır.
Arka sıralarda
oturanlardan biri ayağa
kalkarak;
"-Hocam, mahallemizde eli ayağı tutanağabeylerimiz Çanakkale'ye gönüllü gittiler, ama siz hâlâ buradasınız! Biz de gitmek istiyoruz, fakat yaşımız tutmuyor, söyler misiniz bize, vatanımız elden giderse sizin verdiğiniz eğitim ne işe yarar?"

Muallim yaşlı gözlerle
sınıftan çıkar ve mektebin idaresine dilekçesini verir.
Arkadaşlarıyla, talebeleriyle
vedalaşır, evine gelir.

Ahmet Rıfkı'nın hayattaki
tek varlığı yaşlı annesi Ayşe
Hanımdır ve Şehzadebaşı semtindeki evlerinde beraber oturmaktadırlar.
Durumu annesine anlatır,
ondan hakkını helâl
etmesini ister. Ardından mahallenin bakkalı, gün görmüş bir zat olan Selâhattin Adil Efendiye uğrar ve şöyle der:
"Selâhaddin Amca, Allahın
izniyle vatanın bağrına saplanmış olan düşman hançerini çıkartmaya gidiyorum.
Senden isteğim, anamı
iaşesiz bırakma! Kısmetse dönüşte borcumu öderim!"

Çeşitli cephelerde savaşa
katılır.

19 Aralık 1915 günü şehit
olur...

Annesi haberi alır, çok üzülmesine rağmen imanı
bütün bir hanım olduğundan hâdiseyi
tevekkülle karşılar.

Aklına, veresiye yiyecek
aldığı bakkal gelir.
"Yedi aydır senden veresiye
alırız, borcumuzu verelim de oğlum borçlu
yatmasın!" der.

Selâhaddin Efendi şöyle
cevap verir:
"Ayşe Hanım, sen okuma
yazma bilmezsin, okuma
bilen bir yakınını getir
de hesabı o çıkarsın!"

Bunun üzerine Ayşe Hanım,
komşusunun kızı Gülşah'la birlikte dükkâna gider.
Selâhaddin Adil Efendi,
"Ahmet Rıfkı" bölümünü
açarak veresiye
defterini Gülşah'ın önüne
koyar! Gülşah, onlara veresiye
defterindeki kırmızı
harflerle yazılmış
satırları gösterir.
Şöyle yazıyordur defterde:

"Bu hesap Ahmet Rıfkı'nın kanıyla ödenmiştir,
vesselam!"

25 Aralık 2011 Pazar

Türk Hackerler affetmedi.

Türk hackerlar, 'Ermeni soykırımını inkar yasası'nı hazırlayan Fransız vekilin sitesini çökertti.

Fransa Ulusal Meclisi'ne sunulan ve çok az sayıdaki vekil tarafından kabul edilen sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere yönelik ceza öngören yasa tasarısını hazırlayan Cezayir asıllı Fransız vekil Valerie Boyer'in resmi internet sitesi Türk hackerlar tarafından çökertildi.

www.valerie-boyer.fr adlı internet sitesi Türk hackerlarin http://www.grayhatz.co/fr.html adlı internet sitesine yönlendiriliyor.

Sitede yer alan açıklamada ise "O kadar düşünce özgürlüğüne saygılı bir ülkesiniz ki! 'Ermeni soykımı diye bir şey yoktur' diyerek bir gerçeği dile getiren birinin hapse atılmasının yolunu açıyorsunuz. O kadar iki yüzlü bir yönetiminiz var ki bizim yüzümüze karşı başka; diğer ülkelere karşı başka konuşuyorsunuz. Sizin meclisiniz önce kendi sorunu olan Cezayir'de yaptığı insanlık suçu olan soykırımınızı konuşsun. Biz biliyoruz ki Türkiye'de yaşayan Ermeniler sizin ülkenizde yaşayan ve diasporadan nemalanan Ermeniler'den çok daha farklı. Siz diaspora Ermenileri... Devlet arşivlerini açıp gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar korkaksınız. Siz Fransızlar oy için gerçekleri hiçe sayan zavallılarsınız." ifadeleri yer aldı.

GRAYHATZ: BİZLER SADECE GRİYİZ
GrayHatz ise sitede kendini "2006 yılından itibaren, biz 'Gri İnsanların' tabiriyle, internetin arka sokaklarında ruh haline bağlı olarak, Kimi zaman 'siyah şapkalı (illegal)', kimi zaman 'beyaz şapkalı (legal)' internet korsanlarının buluşma noktası oldu. Tabirimizle, internetin arka sokaklarında bir çok grup olmasına rağmen, bunların çoğu, zamana dayanamayarak ismen ve kısmen yokulmuştur. Fakat 'GrayHatz Group', yayın hayatını her zaman sürdürmese de, her zaman birliğini korumuş olan bir takımdır. İsmende, kısmende asla yok olmadı. Oluşumun temel amacından bahsedilmesi gerekirse, 'Haksızlıklar ve Topluluklara Taraf' bir grup olmadığımızı belirtmek gerekir. Her zaman her kesime açık olan GrayHatz, 'iyi-kötü, acemi-profesyonel' herkesin buluşma noktası olmuştur. GrayHatz farklı veya aynı nitelikleri, duyguları olan bir ailedir. Kesin ve net ortak yönü 'Gri' olmasıdır. Yanlış bilmeyene, doğruyu; öğrenmek isteyene, bilgiyi vermek ve 'Birlik' olmak 'Gri' olmanın temelidir. Biz o taraf, bu taraf değiliz, bizler sadece 'Griyiz." diye tanıtıyor.


22 Aralık 2011 Perşembe

Ahlak - (Babanın Mirası)


Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya,... taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı...

- "Üstü kalsın kardeşim" dedim.
Döndü bana doğru:
- "Vaktin varmı ağabey ?" dedi.
- "Evet" dedim (tek ayağım hala dışarıda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
- "Birader" dedim,"9.75 değil,10.50 yazsa ister miydin 50 krş. benden?"
- "Ne alacağım ağabey 50 krş.u!"
- "Peki, niye gittin 25 krş. için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim."
Döndü bana, attı kolunu arkaya:
- "Vaktin varmı ağabey?"
- "Var."
- "Çek kapıyı o zaman."
Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız...


5 dk. konuştuk. İngiltere'de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini, İngiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler:
- "Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz. Babam rençberdi, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık."
"Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize" Durun kalkmayın" derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı."
"Aha" dedim, "Bizim meslekten", seminerci...
- "Ne anlatırdı baban?"
- "Hayatta nasıl başarılı olunur?"
" O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor."


- "Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı,"Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?"
- "Ne bıraktı?"
- "Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın..." Falan filan...
"Ağabey, aradan 15 yıl geçti…"
"Diğer babanın 2 oğlu şu anda cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.”
“Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var. Hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var."


"Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
- "Asıl mirası bizim baba bırakmış."
"Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 krş’u evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah'a şükür."
Çok duygulandım, veda ettim. Tam ineceğim:
- "Dur ağabey, asıl bomba şimdi!"
- "Nedir bomban?"
- "Nerede oturuyoruz biliyor musun? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz."

13 Aralık 2011 Salı

Aselsan cinayetinde yeni gelişme

ASELSAN Mühendisi Hüseyin Başbilen ölü bulunduktan sonra jandarma tarafından çekilen fotoğraf ve kamera görüntüleri, Ankara Adli Tıp Kurumu'ndan, ölümle ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi

Cumhuriyet Savcısı Murat Demir, bu görüntüleri İstanbul Adli Tıp Genel Kuruluna göndererek, ölümün ''intihar mı, yoksa cinayet mi'' olduğu konusunda rapor istedi.

Başbilen, 4 Ağustos 2006'da sabah saatlerinde 06 ET 2068 plakalı otomobiliyle işine gitmek üzere evinden ayrılmış, ancak ASELSAN'a gitmediğinin anlaşılması üzerine eşi aynı gün saat 12.40'ta Yenimahalle Merkez Karakoluna eşinin kayıp olduğunu bildirmişti.

Başbilen, bir gün sonra saat 21.30 sıralarında Ankara'nın Kavaklı köyü Aydıncık Mahallesi Mezarlık Üstü mevkisinde tarla içinde, park halindeki otomobilinde, boynunda ve sol bileğinde kesikler olduğu halde ölü olarak bulunmuştu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili olarak soruşturma yürütmüş, soruşturma sonucunda ''Başbilen'in kesici aletle intihar ettiği anlaşıldığından, kovuşturmaya yer olmadığına'' karar vermişti.

Ancak Başbilen'in ailesi, geçen yıl Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak, soruşturmanın yeniden açılmasını talep etmişti.

Halen soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Demir, Başbilen ölü olarak bulunduktan sonra jandarma tarafından çekilen fotoğraf ve kamera görüntülerini Ankara Adli Tıp Kurumundan istedi.

Kurumda bulunan fotoğraf ve görüntüler, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştı.

Savcı Demir, fotoğraf ve görüntülerle birlikte dosyanın fotokopisini de çekerek, İstanbul Adli Tıp Genel Kuruluna gönderdi ve ölümün ''intihar mı, yoksa cinayet mi'' olduğu konusunda rapor istedi.

Öte yandan, bugün adliyeye gelen Hüseyin Başbilen'in babası Vehbi Başbilen, AA muhabirine, ''Bu bir cinayet ve bu cinayetin çözülmesi için ömrüm yettiğince çabalayacağım. Bu çocuklar bu ülke için çalıştı. ABD'den oğluma teklif gelmesine rağmen, 'Vatanıma hizmet etmek istiyorum' diyerek, bu teklifi geri çevirdi. Devletimizden bu cinayetlerin aydınlatılmasını istiyorum'' dedi.

11 Kasım 2011 Cuma

Resim Denemelerim

GİRESUN / ŞEBİNKARAHİSAR
Köyümüzdeki evin kış mevsimindeki görünümü. :)